Kaş Merkez’den Patara Plajı ve Patara Antik Kenti 42km

Likya Birliği’nin başkenti Patara. Eşen Çayı’nın Akdeniz ile buluştuğu deltada yürümek, kum tepelerinde dalga seslerini dinlemek, Patara Antik Kenti’nde MÖ. 13.yy’ın izini aramak, dalgalı denizinde çocuklar gibi eğlenmek, güneşi 18 km’lik plajında yürüyerek batırmak, sonrasında plajı caretta caretta’lara emanet etmek eşi benzeri olmayan bir deneyim. Bu yüzden her Kaş’a gelişte ayaklarımız bizi Patara’ya götürüyor ve bu eşsiz Patara gününü tekrarlıyoruz.

Denizin kumsalı sürekli öptüğü, çoğu zaman dalgalı ama yüzmenin eğlenceli olduğu bir yer Patara Plajı. Kumsal aynı zamanda Caretta Carettalar’ın en eski yumurtlama bölgelerinden biri. Plajın hemen arkası ise Patara Antik Kenti. Patara aslında bir liman. Akdeniz’in suları çekilince, kumlara karışmış, renk değiştirmiş Patara Limanı. Bir zamanlar uçsuz maviliğin sardığı bu liman, şimdi yeşil çiçekli bitkilerin, sazlıkların içine bırakmış kendini. Denizin kendi görünmese de sesi duyulur tiyatronun basamaklarından.

Patar Dağı’nın denize dokunduğu düzlüğü kurulan Patara masalsı atmosferi ile inanılmaz bir yer. Likya’nın başkenti, sanatın, şiirin en önemli merkezi. Şimdi kum tepelerinden, dalgalı denizinden, sapsarı otlar ile çevrilmiş çiçekli yollarından başka bir hikaye çıkıyor. Kısa bir yürüyüşle dünyanın ayakta kalan en eski deniz fenerini de görebilirsiniz. Antik şehirde kaybolup hiç dönmek istemediğiniz, fonda kuzu sesleri, kelebek kıpırtıları ile içinizi rahatlatan bir masala hazırsanız Patara sizi bekliyor.

18 km uzunluğundaki Patara Plajı, Türkiye’nin kum krallığı gibidir. Yaz dönemi saat 15.00’ten gün batımına dek burada harika vakit geçirebilirsiniz. Biz Patara Plajı’na her gidişte, önce Gelemiş Köyü’ne gelmeden sağa sapıyoruz. Muğla ve Antalya illeri arasında doğal bir sınır olan, Eşen Çayı’nın Akdeniz ile buluştuğu yerde suya ayak basarak selamlıyoruz Patara’yı. Sonra Gelemiş Köyü’ne geri dönüp köyün içinde Patara Market’e gelmeden sağa sapıyoruz ve kum tepelerine doğru uzanan yolu takip ediyoruz. Yolun sonunda arabayı park ettiyseniz ayaklarınızı yakmaya hazır olun. Kum tepelerinin ardında Patara Plajı’nı ve Akdeniz’in masmavi sularını görmek insana kendini bir filmde gibi hissettiriyor. Patara’da gün batımını kum tepelerinden ya da plajda izleyebilirsiniz. Kum tepeleri son yıllarda çok kalabalık olmaya başladı, bizim tavsiyemiz kum tepelerini gün batımı kalabalığı gelmeden görmeniz, gün batımında ayaklarınız suda Patara Plajı’nda özgürce yürümeniz.

Patara Plajı ve Patara Antik Kenti girişi yol üstündeki tek bir gişeden yapılıyor. Müzekart’ınız varsa antik kente ve plaja giriş ücretsiz. Müze Kart’ı olmayanlar için Patara Antik Kenti ve Patara Plajı girişi 40TL, sadece plajı kullanmak isteyenler için ayrı bilet satışı yapılıyor.

Patara Plajı’nın dalgalarında çocuklar gibi eğlenmek bizim her yıl ritüellerimizden. Ama çocuklarınız varsa ya da çok iyi bir yüzücü değilseniz dalgalarla dikkatli olmanızı öneriyoruz.

Yaz saati uygulaması genelde 1 Nisan’dan 1 Ekim’e dek sürüyor, antik kent 19:00’da kapanıyor. Biz bu saatlerde feci şekilde acıkmış oluyoruz. Aman siz de plajdaki büfe kapanmadan, antik kentten büfeye geri yürümeyi ve zamanında yemek sipariş etmeyi unutmayın. Yemeğinizi büfe kapanmadan sipariş edip paket olarak aldıysanız, bu defa serinleyen kumlarda gün batımı manzaralı akşam yemeği için yerinizi seçebilirsiniz. (Plaj büfenin kıymalı gözlemesi ve hamburgeri güzeldir.)

Kapıda kapanış 19:00 yazıyor ancak her zaman gün batımını izlemeye gelenleri bekliyorlar. Gün batımı sonrası plajı, gerçek sahipleri caretta carettalara bırakıp ayrılıyoruz. Pandemi sebebiyle açılış - kapanış saatlerinde değişilik olabilir, gitmeden önce muze.gov.tr adresinden kontrol etmenizi tavsiye ederiz.
(Yazı ve fotoğraflar : bayaiyi.com)